İnsanlık




     Tanımlanması kolayken, gösterilmesi de bir o kadar zor olan; fıtratımıza işlenmesine karşılık ortaya bir türlü çıkarılamayan veya çıkmaması için çabalanan; göz önündeyken kilometrelerce uzakta aranan; tüm insanları suçlamak için bir araç iken şahsımıza bir türlü yakıştırılmayan; akıp giden her saniyede biraz daha gözden kaybolan: İnsanlık... Sahi, bu insanlık denen kavram hangi dönemde, hangi coğrafyada ete kemiğe büründü? Ya da büründü mü? Zamanın da büründü de şu aralar mı öldü? Habil’in öldürülmesiyle birlikte mi öldü, insanlık? İnsanların, mal gibi satılmasıyla birlikte mi öldü? Bir hiç uğruna savaşırken hayatını kaybeden milyonlarca insanla birlikte mi göçüp gitti, dünyadan, insanlardan, yüreklerden? Yoksa Aylan bebekle birlikte kıyayı mı vurdu, cansız bir şekilde? Ya da Halep’te ölümü iki defa yaşayan Ümran’a mı eşlik etti insanlık? Belki Doğu Türkistan’da ölmüştür, belki Afrika’da, belki Ortadoğu’da, belki de başka bir coğrafyanın başka bir parçasında ölmüştür. Ölen bir insanın, hangi coğrafyada öldüğü kadar önemlidir, insanlığın nerede öldüğü… Bir insan ölür, bir başkası doğar. Mahşer gününe dek… Peki ya insanlık öldüyse? Veyahut ölürse? Daha da ümitvar olacaksak, ölmeye yakınsa? Ölüm döşeğinde çaresizce tedavi edilmeyi bekleyen bir hasta misali, tedavi edilmeyi bekliyorsa? O vakit değişir miydi her şey? İnsanlık adına, insan olur muyduk? Yoksa yine satar mıydık benliğimizi; değerli gördüğümüz kağıt parçalarına, dünyevi emellere, deri koltuklara, petrol kuyularına, göze hitap eden parlak madenlere, şeytani arzulara… Yoksa görür müydük; bahşedilen güzellikleri, sunulan nimetleri? Bir hayli ilerlediği için artık görülemeyen insanlığa doğru koşar mıydık? Zor olanı başarıp insan olmaya çalışır mıydık?    
     Sizlere herkesin bildiği; lakin çoğu kimsenin göremediği bir gerçeği söylememe izin verin: Geçenlerde gökyüzündeki yıldızları seyre dalarken gördüm onu. Hasta ve bitkindi; fakat hâlâ yaşıyordu. ‘’Asırlardır ortalarda yoksun, herkes öldüğünü düşünüyor.’’ dedim. ‘’Hayır, ölmedim. Ben, sizlerin vicdanında yaşıyorum.’’ dedi. 
     Her insanın kendi vicdanına kulak vermesi duasıyla, insanlıkla kalın…

Yorumlar

  1. mütemadiyen işlenen konulardan biri insanlık... başından sonuna sorgulamayla devam etmişse de ilk cümledeki "tanımlanması kolay, gösterilmesi zor" açıklamasını ve son cümledeki teşhis sanatıyla da noktalanmasını beğendim. kaleminize kuvvet...

    YanıtlaSil
  2. mütemadiyen işlenen konulardan biri insanlık... başından sonuna sorgulamayla devam etmişse de ilk cümledeki "tanımlanması kolay, gösterilmesi zor" açıklamasını ve son cümledeki teşhis sanatıyla da noktalanmasını beğendim. kaleminize kuvvet...

    YanıtlaSil
  3. Kıymetli yorumunuz için minnettarım. Temennimiz, yazılara işlemenkten ziyade yüreklere işlenmesidir. Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar