İstanbul - 1

 

Gezmek, her daim birçoğumuza cazip gelmiştir. Bu guruba ben de dahilim. :) Bazen bir yerleri özellikle görmek istiyorken bazen de neresi olduğu önemli olmadan, sadece yeni yerler görüp keşfetmeyi isteyebiliyorum. Blog sayfamdaki Seyahatname kısmına gezdiğim şehirleri aklımda kaldığı kadarıyla paylaşacağım. Yakın bir zaman önce ikinci defa gezme zevkine nail olduğum İstanbul'u kendi penceremden anlatmaya çalışacak ve yeri geldiğinde de uğramanızı tavsiye edeceğim yer olacak. Zira İstanbul'a benim gibi kısa süreliğine gidenleriniz vardır ve olacaktır. Gezilecek o kadar çok yer var ki... Bir iki haftaya sığdırmak ne mümkün! Bu haseble elinizde bir gezi planın olması gerektiği, siz değerli okuyucularıma ilk tavsiyem olacak. :) 
Müsadenizle asıl konumuza geçiş yapacağım. :) 

Dipnot: Burada paylaşacağım mekanlar, tatlar, manzaralar vesaire uğradığım, tattığım ve gördüklerim arasında yer alıyor. Kâh uzunca vakit ayırabildiğim ve iyice gezdiğim kâh zamanın kısıtlı olmasından ötürü arzuladığım şekilde görmekten mahrum kaldığım durumlar oldu. Bu çerçevede aktarmaya çalışacağım. 

Keyifli vakitler diliyorum. :) 



Dolmabahçe Sarayı

İstanbul'a ayak basan biri muhakkak vapuru kullanarak karşıya geçecektir. O zevki yaşamadan İstanbul'a gittim denmez çünkü. :) Avrupa Yakası'na geçerken sizi karşılayan manzara biraz rahatsız etse de bir anlık olacaktır bu durum. Tarih manzarasında dikili duran gökdelenleri bir yerden sonra görmezden gelecek ve manzaranın tadını çıkarmaya çalışacaksınız. Tam da bu esnada yanınızda size eşlik eden biri varsa gördüğünüz şaheserleri ona sorarsınız, yalnız iseniz kafanızda bu sorular oluşur. Bu sorulardan birine sebep olan eserlerden biri de Dolmabahçe Sarayı'dır. Denize sıfır bir konumda olan bu eser, Beşiktaş İskelesi'ne yakın bir mesafede yer alıyor. Ve muhakkak uğrayıp görmeniz gerekir. Arzuladığım şekilde gezemediğim mekanlardan biri de burasıdır... İçimde ukde kaldı ve bir daha ki seyahatimde mutlaka gezeceğim. :) Vapur seferlerinde uzaktan sürekli göreceğiniz bu yere gitmek çok kolay ve masrafsız. Biliyorsunuz ki müzeler genelde 17:00'a kadar açık olur; fakat burayı gezmek istiyorsanız en geç 15:00 sularında gidin. Çünkü 16:00 itibariyle sarayın bir kısmı ziyarete kapanıyor. Gitmişken tamamını gezin. :)
Giriş ücretlerini de belirterek buraya bir nokta koyuyorum. :)

Selamlık (Tam): 30 TL-(İndirimli): 15 TL
Harem-Camlı Köşk-Saat Müzesi (Tam): 20 TL-(İndirimli): 10 TL
Selamlık-Harem-Camlı Köşk-Saat Müzesi (Tam): 40 TL-(İndirimli): 20TL
Saray Koleksiyonları Müzesi (Tam): 5 TL-(İndirimli): 2.5 TL


Ortaköy Camii


İstanbul'a yaptığım ilk ziyarette görmek nasip olmamıştı; fakat ikinci ziyaretimde biraz ısrarcı oldum, Ortaköy Camii'ni ziyaret için. :) Dolmabahçe Sarayı'ndan çıkıp direkt olarak buraya yürüdüm. Gezime eşlik eden arkadaşlarım yakın olduğunu söyleyip 45 dakikaya yakın yürütmeleri dışında son derece memnun kaldım. :) (Tabi ki bu işin şakası. Zira mevzubahis olan iki mekan arasında yürümek son derece eğlenceli olmuştu. :) ) Manzarayı seyre daldıktan sonra işin en kötü kısmı oradan ayrılma vaktinin gelmiş olması... Bir şekilde sizi oraya bağlayacak bir huzur var. En azından ben öyle hissettim. :) Yürüme taraftarı değilseniz Beşiktaş İskelesi'nden direkt olarak bir otobüse veyahut bir taksiye atlayıp uygun bir ücretle Ortaköy'e ulaşabilirsiniz. Konuyla alakalı olan bu anıyı anlatmadan geçemeyeceğim. :) Dolmabahçe'den çıkıp Ortaköy'e gitmeye karar verdikten sonra bir taksi çevirip kaç TL ile bizi oraya ulaştıracağını sorduk. Aldığımız cevap ise ''Trafiğe bir bakın! Yürüyerek giderseniz benden önce varırsınız!'' Bu da aklınızda bulunsun. :)
Ve son bir tavsiye! Öğrenciyseniz veyahut cebinizde az parayla gittiyseniz İstanbul'a, ''Buranın waffle'ı ve kumpiri meşhur.'' sözlerine aldanmayın. Yemezseniz bir kaybınız olmaz; fakat yerseniz cüzdanınızın ağırlığı azalma gösterir. :D

St. Antuan Kilisesi


Şimdi de İstiklal Caddesi'ndeyiz. İstanbul'a giden birine ''İstiklal'e gittin mi?'' sorusu gelenekselleşmiştir artık. :) Bu sorunun altında ezilmek istemiyorsanız muhakkak oranın havasını bir kez de olsa soluyun. Ve oraya kadar gitmişken o caddede yürümekle yetinmeyin kesinlikle! Caddenin sağlı sollu sokaklarında gezilecek görülecek o kadar güzel yerler var ki... Bir gün yetmez, bence! Oraya kadar gidip Starbucks'ta takılacak tiplerdenseniz, bir şey diyemem elbette. Ama yok ben, bana o atmosferi hissettirecek bir yerde bulunmayı tercih ederim diyorsanız, bu yazının devamını okuyabilirsiniz. :) 
6 TL ödeyerek çok güzel bol köpüklü bir Türk kahvesi, yorgunluğunuzu atmanıza yardım edecektir. :) Bahsettiğim mekan, İstiklal Caddesi'nin ara sokaklarında yer alıyor. Akıllı telefon kullanıyorsanız rahatlıkla bulabilirsiniz. Haritalar kısmına girip Mandabatmaz Kahvesi yazmanız yeterli olacaktır. 
Bu arada size bir çırpıda Beyoğlu'nu anlatmış gibi olmayayım ve kiliseden bahsederek asıl konuya geçeyim. :) 
Fotoğrafta gördüğünüz kilise, İstiklal Caddesi'nde yer alıyor. İstanbul'un en büyük ve cemaati en kalabalık Katolik Kilisesi'dir. Günümüzde de aktif durumdadır ve ayin saatlerine denk gelmeniz olasıdır. Bu konuda kilise idarecileri hoşgörülüdür, ayin esnasında orada bulunmanıza müsaade ederler; lakin sessiz olma ve fotoğraf-video çekmeme şartı ile. Giriş ücretsizdir. O taraflardaysanız bir göz atmak isteyebilirsiniz. :)

Galata Kulesi


İstanbul'un timsallerinden biri, Galata Kulesi... Hâlâ İstiklal Caddesi'ndeyiz. Uğramadan gitmemeniz gereken yerlerden sadece biri! Ki zaten tüm ihtişamıyla karşınızda duracak olan bu eser, sizi büyüsünün etkisine alıp kendi taraflarına çekecektir. Buraya gitmeye karar verdiğinizde sizin için sorun oluşturacak tek nokta, kuleye çıkmak için bekleyeceğiniz süre... İlk gittiğimde karşılaştığım manzaradan korkup, kuleye çıkmaktan vazgeçmiştim. İkinci gidişimde ise aynı manzarayla karşılaşmama rağmen beklemeye karar verdim. Hatırladığım kadarıyla 25-30 dakika kadar sıra bekledim. Değdi mi? derseniz, evet. Kesinlikle değdi! Yukarıda sizi karşılayan manzarayı gördüğünüzde bana hak vereceğinizden eminim. :) 



 Uzun sıraya rağmen yukarı çıkmaya karar verdiğimde gün henüz aydınlıktı. Çıktığımda ise güneşin batışına denk geldim. Manzaranın tadına tat katan gün batımının ardından havanın kararmasıyla birlikte bir o kadar güzel bir manzarayla karşı karşıya kaldım. Sultanahmet, Ayasofya, Eminönü ve nicesi karşınızda durmuş ve selamlıyor. Sizler de bu saat aralıklarında çıkarsanız iki türlü manzarayı görme imkanına kavuşacaksınız. :) 
Giriş ücretini de yazdıktan sonra diğer mekana geçebiliriz. :)

Öğrenci: 5 TL
Sivil (TC Vatandaşı): 10 TL
Sivil (Yabancı Uyruklu): 20 TL



Panorama 1453 Müzesi

İstanbul'da gezerken gördüğümüz birçok eser gururumuzu okşayacaktır. Bize, asil tarihimizi tekrar tekrar anımsatacak birçok esere denk geleceğiz, muhakkak. Kimi eserler bizzat kendini gösterebiliyorken kimini ise müzelerde görebiliriz. Bazen bir mekan, bazen bir eser, bazen de bir olay... Üçünün de harmanlandığı bir eser, Panorama 1453 Müzesi. Özenle yapılan peyzajın yanısıra büyük bir emek ve zekayla inşa edilen, aynı zamanda gururumuzu okşayan bir olayı neşretmesi, bu eseri nadide kılmaktadır. Müzeyi ziyarete gittiğiniz vakit karşılaşacağınız manzara, sizi de büyüleyecektir. Hafızanızdan mahrum etmemeniz gereken bu mekanı mutlaka ziyaret etmenizi öneririm.

Youtube kanalıma yüklediğim bu video vesilesiyle müze hakkında bir fikir sahibi olabilirsiniz.


Giriş ücreti 5 TL'dir.

Yorumlar

Popüler Yayınlar