İstanbul - 2

 Tekrar merhabalar! Önce ki yazıda belirttiğim üzere İstanbul tek sayfada anlatılacak kadar küçük bir yer değil. Bu sebeple iki ve hatta gerekirse üç sayfada anlatmaya devam edeceğim. En son Galata Kulesi'nde kalmıştık sanırım. Şimdi oradan çıkıp Eminönü'nde bir balık- ekmek yapalım o halde. :)

Keyifli okumalar. :)


Eminönü Balıkçıları


Elbette ki Eminönü, balıkçılardan ibaret değil. :) Eminim ki başlı başına gezilecek çok yeri vardır; fakat ben balık-ekmek için gittiğimi hatırlıyorum. Birçok defa da oradan geçmiştim. Restorasyon çalışmaları devam etmekte olan bir cami vardı, hâlâ devam ediyor mu, bilmiyorum (Hatırladığım kadarıyla ismi Yeni Cami idi.). Bunun dışında Eminönü taraflarında çok vakit geçirdim. Oranın da kendine has bir güzelliği, bir huzuru var. Hiçbir şey yapmazsanız bile bir banka oturup Galata'yı tam karşıdan seyredin. :) 
Geleneksel bir hâl kazanan Eminönü Balık-Ekmeği mutlaka denemelisiniz. Deniz ürünleriyle pek arası olmayan ben bile denedim ve memnun kaldım. :) Tadının enfes olduğu kadar atmosfer de ayrı bir tat katıyor. Yukarıdaki fotoğrafta da gördüğünüz üzere balıkçıların çoğu bu tarz işlemeli teknelerden oluşuyor. Restoran tarzı mekanlar da var tabi; fakat tekne balıkçılarını tavsiye ediyorum. :)
Fiyatı ise (Hatırladığım kadarıyla): 8 TL'dir.

Pertevniyal Valide Sultan Camii



Tevafuken denk geldiğim ve farklılığıyla beni etkisi altına alan bir başka mabed. Böyle caminin varlığından bi'haber iken gördüğüme çok sevinmiştim. Gezime eşlik eden bir arkadaşımla Aksaray'da yürürken gördüm ve uzunca bir süre incelemeden geçmek istemedim veya geçemedim. :) 1800'lü yılların sonralarında Ermeni bir mimar tarafından tasarlanmış. Neogotik tarzda inşa edilmiş ve açılışına bir hayli fazla devlet idareci katılmış. Bu da inşa edildiği dönemde ne kadar önem arz ettiğini gösteriyor. 

Sultanahmet taraflarından Aksaray'a doğru uzunca bir yol katettiğimi hatırlıyorum. Tabi sade bir yürüyüş değil, birçok yeri geze geze varmıştım buraya. Onları da ileride neşredeceğim sizlere. :) O taraflara uğrarsanız bu mabedi de görmeden geçmeyin, derim. :)

Yerebatan Sarnıcı



Tek kelime ile büyülendiğimi söyleyebilirim! İstanbul'a yaptığım ikinci gezide gidebildim. Okuduğum bir romanda ve çok sevdiğim bir filmde mekan olarak kullanılması ise sadece heyecanımı ve görme arzumu tetikledi. Gezdiğim diğer yerlere nazaran daha fazla fotoğraf paylaşacağım bu mekanla alakalı. Gezmeye başlamadan önce ilk yaptığım (Genelde gittiğim her yerde yaparım) mekanı araştırmak ve tarihini öğrenmek oldu. Bunu yaptıktan sonra ise gezime başladım, kat be kat zevk alarak. 

Profesyonel bir makine ile gerçeğe daha yakın bir manzara çıkardı, eminim; fakat bunlarla idare etmek zorundayız (Ki inşallah siz de görmeye gideceğiniz için pek sorun olmaz bu durum. :) ) Sayısız sütunlar gibi görünüyor...

Yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz kısım hemen girişte sizi karşılayacak olan manzaradır. Merdivenleri bitirir bitirmez yanı başınızda iki bayan belirecek. Ne olduğunu anlamadan sizi kostüm odasının önüne götürmüş olabilirler. :) Tahmin ettiğiniz üzere padişah kostümünü giydirip yanınızda sultanınız ve valideniz varmış gibi birkaç dakikalığına sizi padişah moduna sokacaklar. :) Elbette bunun da bir miktar para bedeli olacaktır. En alt kısımda bunu da paylaşacağım. 

Son olarak bu kısmı da paylaşıp başka mekanları gezmeye çıkacağız. :) Gördüğünüz manzara her şeyi anlatıyor gibi... Dilek tutup suyun için madeni para atıyorsunuz. Mekan hakkında yaptığım araştırmada böyle bir bilgi yoktu. Gezdiğim esnada öğrendim. :) Koreli ve Amerikalı gezginlerin de para atıp meraklarını giderdiklerini gördüm. :) (Ben atmadım tabiki de :) )
İçeride gezip göreceğiniz Ağlayan Sütun, heykeller gibi başka kısımlar da var. Onları da siz gezerek görmek istersiniz diye tahmin ediyorum. :)

Giriş ücretleri:
Öğrenci: 5 TL
Sivil (TC): 10 TL
Sivil (Yabancı Uyruklu): 20 TL
Fotoğraf Çekimi: 20 TL (15 de olabilir. :) )

Beyazıt Sahaflar Çarşısı


Vazgeçilmezim, kitaplar... İstanbul gezimin son günlerinde gitmeyi akıl ettiğim bir başka mekan da burası. Zira gitmeseydim büyük pişmanlık yaşardım. Yerebatan Sarnıcı'ndan çıktıktan sonra uzunca bir yürüme mesafesinden sonra gelip gördüm. Yürüdüğüm güzergahta tramvay hattı var ve 8-10 dakika sürer; fakat siz, siz olun yürüyerek gidin. Pişman olmayacaksınız. :) Bu kapıdan sonrası bir kitap dünyası misalidir. Tabi şunu da söylemeden geçmeyeceğim: Beklediğim, hayal ettiğimi tam anlamıyla bulamadım. İstanbul Üniversitesi'ne yakın olması sebebiyle çok sayıda ders kitabı neşrediliyor, tezgah ve vitrinlerde. Beyoğlu Sahaflar Çarşısı'nı daha fazla beğendim. Onu da ileri ki kısımlarda anlatırım artık. :)

Pera Müzesi


Yine Beyoğlu! İstanbul denildiği vakit herkesin kafasında bir yerler veya tatlar beliriyor. Sultanahmet, Ayasofya, Topkapı ve daha birçok yer... Benim kafamda beliren yer ise, Beyoğlu. Pera Palas'ı ararken bulduğum bir müze (Pera Palas da hemen aşağıdaki sokakta yer alıyor.). Bazı sebeplerden ötürü istediğim kadar uzun bir süre gezemedim ve bir daha ki seyahatimde uğrayacaklarım arasında yer alıyor. :) Aslına bakarsanız ben buraya Cuma günü saat 15:00 sularında gitmiştim. Kapıda duran güvenlik görevlisi, saat 18:00'dan sonra girişin ücretsiz olacağını söyledi. Ben de 20 TL'yi cebimde bırakıp saat 18:00'a kadar başka yerleri gezmek istedim. Ve iyi ki öyle de yaptım. Buradan çıkıp Beyoğlu Sahaflar Çarşısı'na gittim ve indirimde olan 4 tane kitap aldım o parayla. :) 
5 katlı olan bu sanat müzesi, daha önce de tabir ettiğim gibi melez biz müze gibidir. Sanat müzesi olmasına rağmen birçok Eskiçağ koleksiyonun da sergilenmesi, bu müzeyi ziyarete cazip kılıyor. 

Giriş Ücretleri:
Tam: 20 TL
İndirimli: 10 TL
(Not: Cuma günleri saat 18:00-22:00 arası ücretsizdir.)
(Not: Müzekart geçerlidir.)






Yorumlar

Popüler Yayınlar