Malikilik

 


Malikilik

Mezhebin kurucusu ya da diğer deyimle önderi İmam-ı Maliki’dir. Keza mezhep ismini buradan aldı. Gerçek adı Malik bin Enes’tir. 711 yılında Medine’de dünyaya gelmiş ve ölümüne, 795 yılına, kadar buradan hiç ayrılmamıştır. Aradığı tüm cevapların bu şehirde olduğunu düşünmüş ve Peygamberimizin yaşadığı bu bölgeden ayrılmayı hiçbir zaman istememiştir.

Malikilik mezhebi de diğer mezhepler gibi imamları tarafından değil talebeleri tarafından sistemleştirilmiş ve derlenmiştir. Merkezi her ne kadar Medine olsa da yoğun yayılımı Kuzey Afrika bölgesindeki Fas, Cezayir, Sudan, Tunus gibi ülkelerde olmuştur. Keza günümüzde de aktif olarak en yoğun yayıldığı bölge yine aynıdır.

Mezhep, gelişme ve yayılma döneminde asıl merkezini Mısır’a taşımıştır. Dünyanın dört bir yanına yayılmışsa da en fazla sahiplenme ve temsiliyeti Mısır’daki fakih ve alimler sağladı. Belirtildiği üzere farklı coğrafyalara yayılan bu mezhep, beraberinde yeni coğrafyalardaki kültürlerin ortaya çıkardığı soruları meydana getirdi. Bunlardan biri de Irak’tır. Burada eğitim görmüş ve dönemin meşhur alimlerinden sayılan İbnü’l Kasım, sorularına cevap aramak gayesiyle İmam-ı Maliki’nin yanına Medine’ye gelmiş ve maruzatlarına cevap istemiştir. Ancak İmam-ı Maliki cevap vermemiş ve onu geldiği bölgeye Irak’a cevaplarını bulmak için geri yollamıştır. Bunun üzerine Maliki halkasına katılan Kasım, Irak’a dönmüş ve dönemin meşhur Hanefi alim ve fakihleriyle görüşmüş ve uzun çalışmalar yürütmüştür. Bu süreçte İmam-ı Maliki’n vefatını öğrenen Kasım, Mısır’a gelmiş ve mezhebin kurumsallaşmasına ve temellenmesine büyük katkılar sağlamıştır. Bu sebeple zaman zaman Malikilik Mezhebi yerine ‘’İbnü’l Kasım Mezhebi’’ de denmektedir. Mezhebin isim değişikliği ya da ek isimler almasına şaşmalı. Zira yayılma zamanında birçok ek isim aldı. Irak Malikiliği, Medine Malikiliği gibi…

Malikilik Mezhebi, diğer mezheplere nazaran daha sistematik bir yayılma gösterdi. Sebebi ise farklı bölgelerdeki fakih ve alimlerin yakın ilişki içerisinde olup bağların kopmasına engel olabilmeleridir. Bir diğer sebep ise belli bir eseri temel almayıp belli bir zümreye hitap etmemesidir.

Endülüs’ün Müslümanların elinden çıkmasıyla bölgeden dış göçler arttı. Orada bulunan Müslüman halk ile birlikte birçok alim de Kuzey Afrika ve Orta Doğu’ya göç etmiştir. Bunun neticesinde mezhebin yayılım çemberi daralınca fakih ve alimler arasında iletişim kopukluğu ortadan kalkmış ve görüş birliği artmıştır.

Mezhebe usul açısından baktığımızda, diğer mezheplerle neredeyse aynı usullere sahip olduğunu görürüz. Kuran ve Sünnet, İcma ve Kıyas… Ancak bunlara ek ve diğerlerinden farklı bir usule de sahiptir: Amel-i Ehl-i Medine. Yani Medine’de yaşayan Müslümanların nesilden nesile aktardıkları sahih ve genel kabul görmüş bilgilerdir.

Diğer mezheplere kıyasen diğer bir mevzu ise yöntem ve kaynaklardır. Bu açıdan Malikilik nispeten farklı ve ilkleri kucaklayan bir anlayışa sahip olmuştur.

Günümüzde Malikilik Mezhebi’yle alakalı en fazla eser ve kaynak Fransızca sonra da İtalyanca’da bulunur. Sebebi ise Kuzey Afrika’da yoğunluğu bulunan bu mezhebin, bahsi geçen batılı ülkelerin (Fransa, İtalya) sömürgelerinde var olmasıdır.

NOT: Fas’ta Malikilik, pozitif hukuk kaynağı olarak kabul edilir.

 


Yorumlar

Popüler Yayınlar