Komşu Ülkeleri Tanıyalım: Irak
IRAK
Irak
Hakkında Genel Bilgiler
-
Başkenti
Bağdat’tır.
-
Resmi
dilleri Arapça ve Kürtçe’dir.
-
Resmi
dini İslam’dır.
-
Federal
Parlamenter Sistemi’yle idare edilir. ‘’Federal Cumhuriyet, cumhuriyetçi
yönetim biçimine sahip devlet organlarının oluşturduğu federasyona verilen
addır.’’
-
Cumhurbaşkanı,
Berhem Salih; Başbakanı, Mustafa el-Kazımi’dir.
-
Yüzölçümü
437.072 km2’dir.
-
Nüfusu
41.1 milyondur.
-
GSYİH’sı
190 milyar dolardır.
-
Para
birini Irak Dinarı’dır.
-
Resmi
adı Irak Cumhuriyeti’dir. (el-Cumhruiyyetü’l-Irakiyye)
Tarihçe
Bir Batı
Asya ülkesi olan Irak, komşusu Suriye gibi tarih boyunca önem arz etmiş ve
bölgenin hatırı sayılır ülkeleri arasında oldu. Bölgede hakimiyet süren
uygarlıkların neredeyse hepsinde merkezi şehir Bağdat’tı. 1639’da Osmanlı’nın
himayesine girene değin bu durumun böyle ettiği söylenebilir. Zira Osmanlı’nın
merkezi İstanbul’du.
Emeviler ve
Abbasiler döneminde en parlak çağını yaşayan bu bölgenin merkezinde, yakın
döneme kadar, her zaman Bağdat vardı. Bilhassa Emeviler ve Abbasiler döneminde
Bağdat, dünyanın kültür ve ticaret merkeziydi. Bununla birlikte Büyük
Selçuklular’ın bölgede hakim olduğu dönemde ünlü vezir Nizamülmülk’ün kendi
adıyla açtırdığı ünlü Nizamiye Medreseleri’nin en büyüğü yine Bağdat’ta yer alıyordu.
1258 yılında
Moğol işgaline ve istilasına uğrayan Bağdat, yakılıp yıkıldı. Birçok kütüphane
ve ilim merkezi ateşe verildi. Tarihi kaynaklara göre Bağdat Kütüphanesi’ndeki
eserlerin atıldığı Dicle Nehri, günlerce mürekkep renginde akmıştır.
Sümer medeniyetiyle
başlayan hakimiyet serüveni, Akadlar, Babil, Asur, Roma, Sasaniler ile devam ederken
1534’te Osmanlı İmparatorluğu bölgeyi himayesi altına aldı. Irak’ın fethi, tüm
gözlerin üzerine yönelmesine sebep oldu. Çünkü bu bölge sıradan bir toprak
parçası olarak görülmüyordu. Gerek stratejik önemi gerek verimli toprakları
gerek de din-mezhep çatışmalarının burada boy göstermesi bölgeye önem kattı.
Mısır ve Suriye’yi fetheden Osmanlı, Irak’ın başka bir devlete kaptırmanın
zararlara yol açacağını öngördü ve bölgeden asla vazgeçmedi. Bununla birlikte
Safevilerin Şii mezhebini yayma çabasına karşın Sünni olan Osmanlı
İmparatorluğu’nun kesin galibiyeti, Şii politikasının uzunca bir süre için
durmasına yetmişti. Elbette bu bölgenin önemi 20. Yüzyılda çok daha iyi
anlaşılacak ve bu sefer de bölgeden bir hayli uzak olan Avrupalı devletlerin
gözdesi haline gelecekti.
I. Dünya
Savaşı’yla birlikte Osmanlı’ya karşı bölgedeki Araplar, İngilizlerin
kışkırtmalarıyla isyanlar başlattı. Zaten zayıflayan Osmanlı, artık Orta
Doğu’ya eskisi kadar önem veremedi veya verecek gücü kalmamıştı. Fırsattan
yararlanan Avrupalı devletler, çeşitli antlaşmalarla işgal girişimlerinde bulundu.
12 yıllık İngiliz mandası da bu şekilde başlamış oldu.
Özgür bir
devlet haline gelen Irak, özellikle Saddam Hüseyin’in iktidarda olduğu dönem
içerisinde saldırgan bir politika benimsedi. 1979’da devlet başkanı olan Saddam
Hüseyin, aynı yıl İran’da darbenin yaşanmasını fırsat bilerek İran’a savaş
açtı. Yıllarca süren savaşta iki devlet de çok yara aldı. Hem insani yönden hem
de ekonomik yönden batma noktasına gelmişlerdi. Saddam Hüseyin saldırganlığı
bırakmak yerine yaşadığı bu zararları karşılamak adına diğer bir komşusu olan
Kuveyt’i işgal edip petrol rafinelerine el koydu. 1991’de Kuveyt’in
kurtarılmasıyla birlikte Irak artık durmak zorunda kalmıştı. 2003 yılında ‘işgal’
edilene dek…
Yönetim
ve İktidar
İngiliz
mandasından kurtulan Irak, krallıkla yönetilmeye başladı. Ta ki 1958’de yapılan
darbeye kadar. Bu darbeyle birlikte cumhuriyet ilan edildi. Bu tarihlerde
bölgede komünizm ve etnik milliyetçilik iyice artmış durumdaydı. Komşusu olan
Suriye’yi de etkilemesiyle birlikte bölgenin tamamen SSCB kontrolüne
girmesinden korkan Avrupalı devletler ve ABD çeşitli olayları bahane ederek
işgal girişimlerinde bulundu. (Tarih her daim tekerrür etti ve edecek…)
1967’de
İsrail’e karşı Suriye, Mısır ve Irak’ın birleşmesiyle başlayan Altı Gün
Savaşı’nın kaybedilmesiyle birlikte hükûmet zayıfladı. Suriye’de birlik,
özgürlük ve sosyalizm sloganıyla ortaya çıkan Baas Partisi, Irak’ta da
büyük taraftar kitlesine sahip oldu ve 1968’de kansız bir devrim yaptı.
Suriye’de Hafız Esad; Irak’ta ise Saddam Hüseyin bu partinin son büyük
temsilcileri oldu. 1979’da yönetimi devralan Saddam Hüseyin, 2003’te ABD’nin
işgaline kadar devlet başkanı oldu.
Tek partili
siyasi sistemin var olduğu Irak’ta, yetki alanı bir hayli kısıtlı olan bir
parlamento vardır. Geniş yetkilere sahip olan devlet başkanı istediği zaman
hükümeti ya da üyelerini değiştirme hakkına sahiptir.
Anayasal
düzeyde varlığı kabul edilen Irak Kürt Bölgesi (Kuzey Irak) özerk bölgesi yer
alır. Bu bölgenin kendine ait bayrağı, marşı, başbakanı bulunmaktadır.
ABD’nin
2003’teki askeri müdahalesinden sonra Sünni idareciler yönetimden
uzaklaştırıldı ve onların yerine Şii kesimden idareciler getirildi. Halkın
Sünni ağırlıklı olduğu göz önünde bulundurulduğunda yönetimle aralarında
çatışmaların olacağını da kestirmek mümkündür. Zira öyle de oldu.
İklim ve
Ekonomi
%40’ı
çöllerle kaplı olan Irak’ta genel olarak soğuk ve kurak kış ayları; sıcak ve
bulutsuz yaz ayları yaşanır. Kuzeyinde, Türkiye sınırında, yüksek dağlar ve
ormanlar görülür. Ortalama yükseltisi 1800-2000 metre civarında olan bu dağlar
genelde karla kaplılardır. Ülkenin en büyük sorunlarından biri de kuraklık ve
toz fırtınaları. Bu durum hem tarımı hem beşeri yaşamı ziyadesiyle olumsuz
etkiler. Keza İran sınırında da büyük bataklıklar bulunur. İklimi ile bir
genelleme yapılacak olursa karasal ve çöl ikliminin hâkim olduğu söylenebilir.
Irak’ın
ekonomisine bakıldığında elbette ilk sırada petrol yer alır. Petrol rezervleri
bakımından dünya genelinde 5. Sırada bulunmaktadır. Fakat gerek İran’la yapılan
Körfez Savaşları gerekse ABD işgali ve gerekse iş karışıklıkların yanında
uygulanan ambargolar nedeniyle 2004-2017 yılları arasında petrol gelirlerinin
milli gelir payındaki yer bir hayli azalmıştı. Son birkaç yıldır ise Irak
ekonomisi yine petrol üzerinden toparlanmaya geçmiş gibi görünüyor.
Milli
gelirin %60’ını petrolden karşılayan Irak ekonomisinin %20 kadarı da tarım ve
hayvancılıktan sağlamaktadır. Geriye kalan payda ise ticaret ve turizm gibi
alanlar yer alır.
Kültür,
Din ve Nüfus
Irak’ın
kültürü genel anlamda komşusu Suriye’nin kültürüne çok fazla benzemektedir.
Klasik ağır Arap kültürünün yanında Kürt kültürüyle birleşen dinamik bir
kültüre sahiptir. Giyim özgürlüğü bulunan ülkede genel olarak İslami usullere
giyip ağırlık gösterir. Bilhassa kadınlar için bu daha katıdır. Yemek
kültüründe ise mutfaklarının vazgeçilmez temel bileşeni kuzu etidir. Bunun
yanında hamurlu ağır tatlılar da büyük ilgi görmektedir.
Ülkede resmi
din İslamiyet’tir ve halkın %97’si Müslümandır. Müslümanların %57’si Şii ve
Caferi, %43’ü Sünni’dir. Sünni kolundan Şafiilik mezhebi yaygındır. Nüfusun
%2’lik kısmı Ortodoks ve Katolik Hıristiyanlardır. Çok az sayıda da Yahudi
bulunmaktadır.
41.1 milyon
nüfusa sahip Irak’ta genç nüfus bayağı fazladır. Nüfusun sadece %3’lük kısmı 65
yaş üstüdür. Nüfusa göre gelişmişlik düzeyine bakıldığında gelişmemiş ülkeler
arasında göstermek mümkündür. Ortalama yaşam süresinin 66.5 olmasına karşın
bebek ölüm oranı da bir hayli yüksek olması, ülkenin sorunlarından biridir.
Nüfusun
%75’i Arap, %20’si Kürt ve %5’ide karışık ırklardan oluşur. Ülkede yaklaşık
olarak 1 milyon Türkmen olduğu bilinmektedir. Okuma-yazma oranı %58 gibi düşük
bir orandadır.
Irak İle
İlgili İlginç Bilgiler
İsmini
Osmanlı döneminde merkeze uzak olduğu için uzak anlamına gelen ‘Irak’
kelimesinden aldı.
Devletin
anayasası ABD öncülüğünde hazırlandı.
Bölge ayrıca
Avrasya yaban hayatına ev sahipliği yapar. Serçe, kınalı keklik, bıldırcın,
ibibik, yaban güvercini, yaban ördek, dağ bülbülü gibi kuşlar burada
yaşamaktadır.
Orta
Doğu’daki en büyük yüz ölçüme sahip 3. Ülkedir.
Dünyadaki
toplam petrol rezervinin %8,6’sı Irak’ta yer alıyor.
Irak’a giriş
için vize şartı yoktur. Sadece pasaport ile giriş yapmak mümkündür.
Yorumlar
Yorum Gönder